Eski evler kadim dostlar gibidir.
Hep hazırdır seni bağrına basmaya.
Kapıları kilit bilmez.
Açar girersin..
*
Avlusuna attığın ilk adımda,
karşılar seni tanıdık kokular.
Ah! kaynayan reçel,
Anne şefkati gibi çorba,
Vefayı anımsatan kahve,
Şifacı bir el gibi
dokunur kanayan yerlerine.
İçin ısınır aniden.
*
Teklifsizce dalarsın odalarına.
Uzanmıştır çocukluğun
ak saçlı ninesinin dizine.
Gezinirken elleri saçlarında,
iyilerin hep kazandığı bir masalda
kötüleri kovarsın Kafdağı ‘nın arkasına.
*
Mutfakta pişmiştir akşamın nevalesi.
Çoktan ayrılmıştır komşu teyzenin hakkı.
Hem de en yağlı yerinden.
Birazdan sokak kapısı açılır gıcırtıyla.
Gelmiştir evin babası.
*
Koşturur çocukluğun,koşturur sevinçle.
Uzatırken terliklerini,sarılırsın dizlerine.
‘Bana ne getirdin ‘der,açarsın avuçlarını.
Vardır cebinde mutlaka
kağıda sarılmış bir lokum
yada bir avuç akide şekeri.
*
Dışarıda kar boran olsa da, hiç üşümezsin.
Duvarlarına sinmiştir sevgiler.
Sıcacıktır eski evler.
*
Zaman yorar ya her şeyi.
Yıpranır onlarda gün be gün.
Ama hiç şikayet etmeden
saklarlar anılarımızı..
Dinlemesini bilir de,kulak verirsek seslerini.
Anlatırlar unutulmuş zamanları.
*
Bilmezler ki;
çoktan gözden çıkardık onları.
Bilmezler ki;
Kadim dostlukların bittiğini.
Kimsenin ardına bakmadığını.
Kötülerin Kafdağı’ndan indiğini.
Evlerin bir türlü ısınmadığını.
Yüreklerin hep üşüdüğünü.
Bilmezler ki…..Bilmezler ki…..
Hümeyra Gün
Fotoğraf: Nursel KABAK