Geçmiş ne tuhaf şey, hatırlamıyorsun aslında,sadece olduklarını biliyorsun o kadar…
Bir zamanlar çocuk olduğunu biliyorsun ama o çocukluğun içine saklanan binlerce ayrıntıyı unutuyorsun… Binlerce duyguyu unutuyorsun. Sonra resimlerini açıp baktığında, o ayrıntılar, o duygular canlanıyor, hafızanın derinliklerinde gizlendikleri yerlerden silkinip çıkıyorlar. O ayrıntılardan, o duygu kırıntılarından yeniden çocukluğunu kuruyorsun zihninde.
Bu gün yaşadıklarımız da gelecekte geçmişin sırları arasına eklenecek……
İnsan ne kadar yaşamış sayılır diye düşünüyorum şimdi….
Hatırladığı kadar mı?
Hatırlamadıklarımız, yaşanmış sayılmaz mı?
Unutulacak kadar önemsizse ” yaşanmamış sayılanların” arasına mı katılr?
yoksa unuttuklarımızdan da bize, biz bilmesek bile bir şeyler kalır mı?
O kalanlar da, bizi biz yapanlara dahil midir?
Çocukluğumuzdan unutulmuş bir kahkaha ya da unutulmuş bir üzüntü, bizim bir parçamız mıdır?
Yoksa o, artık ” biz ” olmayan bir çocuğa ait önemsiz bir hatıra mıdır?
Sabahattin Ali